Добавил:
Upload Опубликованный материал нарушает ваши авторские права? Сообщите нам.
Вуз: Предмет: Файл:
Namaz Terketmenin Hkm.doc
Скачиваний:
9
Добавлен:
23.05.2015
Размер:
1.81 Mб
Скачать

3Muhakkak ki o kavim Rasulullah (s.A.V.) için -kendisinin bu makaleyi söylediğini onların işitmeleri- daha korkutucu idi. Sonrada cemaatten geri durup gitmemekte daha ısrarlı olacaklardır.”

Sizin: “Muhakkak ki bu hadis, kendileri (s.a.v.) bu fiili (ceaatle kılmayı) terketmeyi içinden geçirdiğinden dolayı, cemaatle kılmanın vacip olmadığına delalet etmektedir” ile ilgili sözlerinize gelecek olursak bu soru gerçekten hiç iltifat edilmeyecek türdendir. Bunu söyleyen kişi, Rasulullah’ın (s.a.v.), müslümanlardan bir taifeyi ve evlerini ateşle yakması onların sünneti terkettiklerinden dolayı -ki (onlara göre) Allah ve Rasulü bunu vacip de kılmamışlardır- olduğunu hiç zannedebilir mi? Nitekim Rasulullah’tan (s.a.v.) kendisinin tek başına farz kıldığı rivayet edilmemiştir. Bilakis Rasulullah (s.a.v.) cemaatle kılardı. Aynı zamanda evlerine kendileriyle birlikte gidenler de cemaatle kılarlardı. aynı şekilde; eğer tek başına kılsaydı o zaman iki tane vacip olmuş olurdu burada! Cemaatin vacibi, ve asilerin akıbeti ve onlara karşı çıkmadaki vacip. Nitekim iki vacipten en düşüğünü büyüğünün yerine en düşüğünü terketmek korku namazındaki durum gibidir.”

Sizin: “şüphesiz Rasulullah (s.a.v.) onlara akıbeti onlarda bulunan nifaktan dolayı düşünmüştür. Yoksa onlar cematten geridurdukları için değil” ile ilgili sözlerinize gelince; işte bu iki mahzurlu konuyu gerektirmektedir:

1- Rasulullah’a (s.a.v.) itibar olunmanın ilgası. Kendileri cemaatten geri durup (kılmama) hakkında hükmü bizzat belirtmiştir.

2- Rasulullah (s.a.v.) ilga ettiği şeyin itibarı. Çünkü Rasulullah (s.a.v.) münafıklara nifaklarından dolayı cezalandırmamıştır. Bilakis onların açık işlediklerini kabul ediyor, gizlediklerini de Allah4a havale ediyordu.”

Beşinci Delil: “Sahih” adlı eserinde Müslim şunu rivayet etmiştir:

“Bir kör adam:

“ey allah’ın Rasulü! Beni mescide götürecek bir götürenim yoktur” demiş ve Rasulullah’tan 5s.a.v.) kendisine bunda ruhsat vermesini istemiştir. Kendisi gittiği vakit Rasulullah (s.a.v.) onu çağırtıp:

“Nidayı işitiyor musun?” diye sordu. O da:

“Evet” dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.):

“Öyleyse icabet et.” diye buyurdular.”226

(226) Sayfa: 112’de geçti.

Bu gelen adam ibni Mektum idi. Kendisinin ismi hakkında ihtilaf edilmiştir. Bazıları: abdullah, bazıları da: amr’dır demişlerdir.

Ahmed’in “Müsned”inde ve Ebu Davud’un “Sünen”inde amr b. Ümmü Mektum’dan gelen bir hadiste kendisi:

“Ya Rasulallah! Ben gözleri görmeyen ve evi (mescide) uzak olan birisiyim. Benim bir götürenim var. ancak bana mülaim değildir. Evde kılmam için bana bir ruhsat verebilirmisin?” dedi. Rasulullah (s.a.v.) ta:

“Nidayı işitiyor musun?” diye buyurdular. O da: “Evet” dedi. Rasulullah (s.a.v.): “Senin için bir ruhsat bilmiyorum” diye cevap verdi.”227

(227) ahmed: 3/423, Sayfa: 110’da geçmişti.

(Cemaatle namazın) vacip olmadığını söyleyenler şöyle demiştir:

“Buradaki emir müstehaplık belirten bir emir türü olup vaciplik manasında değildir. Hadisteki:

3Senin için bir ruhsat bilmiyorum” kavli de “Eğer sen faziletli bir cemaat istiyorsan” manasındadır.” aynı zamanda: “Bu mesuh’tur” da demişlerdir. Vacip kılanlar ise şöyle demiştir:

“Mutlak olan bir emir vacipliği gösterir. öyleyse nasıl şeriat sahibi açık olarak; kör olan ve evi (mescide) uzak olan, üstelik götüreni de mülaim olmayan bir kişiye bile cemaate gitmemesi hususunda ruhsat vermemiştir. Dolayısı ile kul şayet tek başına kılması ya da cemaatle kılması hususunda muhayyer olmuş olsaydı o zaman bu konuda ilk öncelikli bu kör olan sahabe olurdu.”

ebu Bekir b. Münzir’in:

“Evleri mescide uzak da olsa kör olanlara da cemate gitmeleri zikr olunmuştur” ile ilgili sözü işte sözü buna yani cemaatla namaz kılmanın farz olduğuna, mendub olmadığına delalet etmektedir. Rasulullah (s.a.v.) Ümmü Mektum’a kendisi kör olduğu halde: “Senin için bir ruhsat bilmiyorum” demesi, elbetteki gözleri gören birisi için asla ruhsatın olmayacağını göstermektedir.”

Altıncı Delil: Ebu Davud’un, ebu Hatim’in ve “Sahih” adlı eserinde ibni Hibban’ın ibni abbas’tan rivayet ettiklerine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Her kim nidayı (ezanı) işitirse, o kimseyi özür hariç hiçbirşey oraya gitmekten engellemez.”

Sahabeler:

“özür nedir?” dediler. Rasulullah (s.a.v.):

“Korku ya da hastalık kılmış olduğu namaz ondan kabul edilmez” dedi.228

(228) Ebu Davud: 551, Namaz’da: Cemaatle namazı terketmek hakkındaki tehtitler babında; ibni Hibban: 426, Cemaatle namaz hakkındaki babda; Darekutni: 161’de rivayet etmişlerdir.

Vacip değildir diyenler şöyle demişlerdir:

3Bu hadisin iki tane illeti bulunmaktadır:

1- Bir defa bu hadis meğra b. Abdiy’in rivayetinden gelmiştir. o da onlara göre zayıf birisidir.

2- ibni Abbas’tan ancak mevkuf (hadis) olarak bilinmektedir. Vaciptir diyenler şöyle demiştir: Kasım b. Esba’ kitabında şöyle demiştir:

“Bizlere İsmail b. İshak hadisi tahdis etti. ona da Süleyman b. Harb, ona da şu’be, o da Hubeyb b. Sabit’den, o da Said b. Cübeyr’den, o da ibni abbas’tan rivayet ettiklerine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Kim nidayı (ezanı) işitirse ve icabet etmezse, özür hariç o kimsenin namazı yoktur.”229

(229) Hafız şöyle demiştir: “Kasım b. Esba bunu müsnedinde mevkuf ve merfu olarak rivayet etmiştir. Beyhaki: 3/57, rivayet etmiştir. Hadisin isnadı sahihtir.

Sıhhat açısından bu hadisin isnadı sana yeter! Yine İmam-ı Münzir (r.a.), rivayet etmiştir:

“Bizlere Ali b. Abdilaziz hadisi anlattı. Onlara da amr b. Avf, onlara da Hüseyin, o da şu’be4den, o da Adiy b. Sabit’den, o da Said b. Cübeyr’den, o da ibni abbas’tan merfu olarak230 hadisi rivayet etmişlerdir.

(230) İsnadı sahihtir. Bunu Darekutni: 161; ibni Mace: 793, Mesacid bölümünde: Cemaatten geri durmanın tehlikesi hakknıdaki babda rivayet etmişlerdir. Bu hadisi İbni Hibban’da sahihlemiştir.

şöyle demişlerdir:

“Mağra abdiy’den Ebu ishak Es-Sebii celaletinden dolayı rivayet almıştır. şayet onun sahih olmayan bir kişi olduğu takdir edilmiş olsaydı onu merfu kılardı. şüphesiz bu ibni abbas’tan sahih olarak gelmiştir. Bu aynı zamanda sahabinin kavli olup ona bir sahabi muhalefet etmemiştir.”

Yedinci Delil: “Sahih” adlı kitabında Müslim’in abdullah b. Mesud’dan rivayet ettiği hadiste şöyle demiştir:

3Kim müslüman olarak Allah (c.c.) ile yarın karşılaşmayı istiyorsa işte münadi (müezzin) çağırdığı vakit (beş vakit farz) namazlarını muhafaza etsin. Çünkü bunlar hidayetin sünnetlerindendirler. şüphesiz ki Allah (c.c.) Peygamberine hayetin sünnetlerini vermiştir. şayet siz bu (cemaate) gitmeyin evinde kılar gibi evde namazları kılacak olursanız o zaman Peygamberinizin sünnetini terketmiş olursunuz. Dolayısı ile sizde Peygamberinizin sünnetini terkedecek olursanız saparsınız. Muhakkak ki kişi temizlenir ve güzelce abdest alır sonra da mescitlerden bir mescide gider de yüce Allah atmış olduğu her adımı için o kimseye muhakkak ki haseneler verir, derecesini yükseltir ve onunla da bir günahı döker. Ben bizi görüyorum da, şüphesiz ki cemaatle namaz kılmaktan geri duran bir kimse nifakı bilinen bir münafıktır. Bu kişide safda ikame edene dek iki adam arasına ağırdan ağıra gidiverir.”231

(231) Müslim: 654, 257, Mescid bölümünde: Cemaatle namaz kılmak hidayetin sünnetlerindendir babında; ebu Davud: 550, Namaz bölümünde: Ceaatle namazı kılmamak hakknıdaki tehtitler hakkında babda; Nesai: 2/107, 109; İmamet: Nida edildiği zaman namazları muhafaza etmenin hakkındaki babda rivayet etmişlerdir.

Başka bir lafızda ise şöyle demiştir:

“şüphesiz ki Rasulullah (s.a.v.) bizlere hidayet sünnetlerini öğretmiş ve bunlardan birisinin de içinde ezan okunan bir mescitte namazın olduğunu belirtmiştir.”232

(232) Müslim: 654, Mesacid bölümünde: Cemaatle namaz kılmanın hidayetin sünnetlerinden olduğu hakknıdaki babda rivayet etmişlerdir.

Delalet yönüne gelecek olursak; kendisi cemaatten geri durmayı bilinen nifakları ile münafıkların alametlerinden olduğuna belirtmiştir. Münafıkların alemetleri de müstehap olan bir şeyi terketme sonucu ya kerih görülen (mekruh) bir işi işlemekten dolayı olmamaktadır. Her kim sünette ifak alametlerini okuyacak olursa bunu farzları terkeden ya da haram olan şeyleri işleyen kimselerde bulur. şüphesiz bunu (ibni Mesud) şu kavlindeki:

“Küslüman olarak Allah (c.c.) ile yarın karşılaşmayı isterse işte münadi çağırdığı vakit, namazlarını muhafaza etsin.”

ibaresi ile bu manayla desteklemiştir. aynı zamanda terkedeni; evinde namaz kılan ve cematten geri duran Rasulullah4ın (s.a.v.) yolu olan ve ümmetine şeriat kıldığı (metod) olan sünneti de terkeden olarak isimlendirmiştir. Buradaki sünnetten maksat dilerse yapar dilerse terkeder, terkettiği vakit sapık olmaz manasındaki sünnet değildir ve kuşluk namazını, gece namazını, Pazartesi ve Perşembe oruçlarını terketme gibi nifak alametlerinden de değildir.

Sekiinci Delil: “Sahih”inde Müslim’in Ebu Said El-Hudri’den rivayet ettiği hadiste Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“(Namaz kılmak için) üç kişi oldukları zaman onlardan birisun ve imamete en layık olan da kıraati olandır.”223

(233) Müslim: 672, Mesacid: imamete kim en hak sahibi babında; Nesai: 2/77, imamette: Bu kavim toplansa bunlardan hepside (imamlık) konusunda eşit olurlarsa babında rivayet etmişlerdir.

İşte bununla deil getirme yönü şudur: Rasulullah (s.a.v.) cemaatle namaz kılmayı emretmekte ve şüphesiz Rasulullah’ın (s.a.v.) emri vaciptir.

Dokuzuncu Delil: Rasulullah (s.a.v.) safın arkasında tek başına kılan kimsenin namazını iade etmesini emretmiştir.

Vabısa b. Ma’bed’in rivayetine göre; Rasulullah (s.a.v.) tek başına safın arkasında namaz kılan bir adamı gördü. Ona namazını baştan kılmasını emretti.234

(234) ahmed: 4/228; ebu Davud: 682, Namaz’da: kişi safın arkasında tek başına kılarsa babında; tirmizi: 231, Namaz’da: Namazı safın arkasında tek olarak kılmak hakkındaki babda; ibni Hibban: 403’de rivayet etmişlerdir. Bu sahih bir hadistir.

Ahmed, ehli Sünen, ebu Hatim rivayet etmiş, ibni Hibban “Sahih”inde zikretmiş, Tirmizi de hadisi hasenlemiştir. ali b. şeyban’dan şöyle demiştir:

“Biz (evimizden yola) çıkmıştık ve Rasulullah’ın (s.a.v.) yanına geldik. Ona biat ettik ve arkasında da namaz kıldık...” Devamla şöyle dedi:

“Sonra da arkasında başka bir namaz kıldık ve namaz bitince safın arkasınnda tek başına durup (cemaate uymuş) bir kimseyi gördü. O gidene dek onu gözetledi ve:

“Namazına yönel (kıl). şüphesiz safın arkasında (tek) duranın namazı yoktur” diye buyurdu.”235

(235) ibni Hibban, Sahihinde: 401; Ahmed: 4/23; Beyhaki: 3/105 rivayet etmişlerdir. Hadis sahihtir.

İmam-ı ahmed’in rivayetine göre hadis söyledi:

3Ben Rasulullah’ın (s.a.v.) arkasında namaz kıldım. Kendileri safın arkasında tek başına duran kimseyi gördü. Bunun üzerine Allah’ın Peygamberi o adam gidene dek bekleyip durdu ve:

“Namazına yönel. şüphesiz ki safın arkasınnda tek başına kılanın namazı yoktur.”236

(236) ahmed: 4/23. Hadis sahihtir.

İbni Münzir: “Bu hadis ahmed ve İshak’ta sabittir” demiştir.

Bunun delalet yönü şudur:

“Rasulullah (s.a.v.) tek başına saffın arkasınnda namaz kılan kimsenin namazını iptal saymıştır. Kendisi de cemaatle bulunduğu halde, Ona namazını -özel bir mekanda tek olması hariç- iade etmesini de emretmiştir. Cemaatten ve mekandan münferit olanın namazı batıl olmaya en evveliyatlı olmaktadır.

Konu şöylece açıklanabilir:

“Bu tekliğin bulunmasının gayesi münferid olduu içindir. şayet münferid olanın namazı sahih de olsa Rasulullah (s.a.v.) nefyine hükmetmezdi. aynı zamanda bunu yapanın namazını da iade etmesini emretmiştir.”

(Cemaatle namaz kılmak) vacip değildir diyenler şöyle demişlerdir:

“Bu hadis ile delil getirmeniz ancak safın arkasındna tek bir kişinin namazının batıl olduğunu ispat ettikten sonra mümkün olur. Bu şaz bir görüş olup ilim ehlinin cumhuruna göre muhaliftir. Nitekim bunun sıhhatine, safın arkasında tek başına kadının namazının sahihliği hususunda insanların (bu konudaki) icmaları delalet etmektedir. aynı zamanda Rasulullah (s.a.v.) Cibril’in (a.s.) arkasında namaz kılmşıtır.

Cabir b. abdillah’tan rivayete göre şöyle demiştir:

“Rasulullah’ın (s.a.v.) yanına Cibril, namazın vakitlerini öğretmek için geldi. Cibril sonra öne geçti. Rasulullah (s.a.v.sına durdu. İnsanlarda Rasulullah’ın (s.a.v.) arkasına durdular. Güneş zail oluncaya dek öğle namazınıkıldı. Gölge (uzunluğu) şahsının misli gibi oluncaya dek (Cibril) geldi ve yaptığı şeyin aynısını yaptı. Cibril yine öne geçti. Rasulullah (s.a.v.) arkasına durdu. İnsanlarda Rasulullah’ın (s.a.v.) arkasına durdular.”237

(237) Nesai: 1/251, 252, Mevakit: ikindinin ilk vakti babında ve ikindinin sonunun vakti babında, akşamın son vakti babında ve yatsının ilk vakti babında rivayet etmişlerdir.

Nesai’nin rivayetine göre; Rasulullah (s.a.v.) Cibril önde olduğu halde arkasnıda namaz kılmıştır.” Demişlerdir ki:

“ebu Bekre safın arkasında ek olarak ihram (tekbiri) aldı. Sonra da safa bitişinceye dek yürüdü. Rasulullah (s.a.v.) ta ona iade etmesini emretmedi.”238

(238) Buhari: 2/222, Namazın sıfatı hakkında: Safın dışında rükü ederse babında; Nesai: 2/118, imamet: Rüküsuz saf durma babında; ebu Davud: 683, Namaz’da: Kişi safda durmadan rükü ederse babında rivayet etmişlerdir.

Aynı zamanda şunu da demişlerdir:

Соседние файлы в предмете [НЕСОРТИРОВАННОЕ]