Добавил:
Upload Опубликованный материал нарушает ваши авторские права? Сообщите нам.
Вуз: Предмет: Файл:
Namaz Terketmenin Hkm.doc
Скачиваний:
9
Добавлен:
23.05.2015
Размер:
1.81 Mб
Скачать

3Şüphesiz Rasulullah (s.A.V.) ramazan ayında cima yapıp orucunu bozanın, yerine bir gün oruç tutmasını emretmiştir.”131 Dolayısı ile şöyle de demişlerdir:

“İşte kıyas, kazanın vacip olduğunu içermektedir. Çünkü emir, vatinde bu ibadet fiilinin mükellefin yapmasına yöeltilmiştir. Dolayısı ile vakitte ifrata kaçacak olsa ve terketse (ancak ileride kılsa) bu ibadet fiilini düşürmüş demek değildir.”

(129) Bu manada birçok hadis sayfa: 67’de geçmişti.

(130) Buhari: 2/55, 56, Mevakit’de: Kim vaktin gitmesinden sonra cemaate namaz kıldırırsa babında ve ilk namazların ilki ile kazası babında; Meğazi bölümünde: Hendek savaşı babında; Müslim: 631, Mesacid: “Salatul vusta” ikindi namazıdır, diyenlerin delili babında; tirmizi: 180, Namaz’da: Bir insanın kaçırdığı namazlara hangisi ile başlayacağı babında; Nesai: 3/84, 85’de, Sehu bölümünde: Kişiye namaz kıldın mı? sorulupta o da: 3Hayır3 derse babında rivayet etmişlerdir.

(131) ebu Davud: 2393, Oruç’da: Ramazanda ehline yaklaşanın kefareti hakkında bab; Darekutni: 252’de, nitekim bu ziyade ile o da oruç ile emirdir - hafızlardan başkası olmadan tan’da bulunmuştur. abdulhak: “Ahkam”ında şöyle demiştir: “Nasbur-Raye” 2/453, adlı eserinde Zeyla’inin naklettiği Müslim4in bu hadisteki yolları daha sahih ve daha meşhurdur. Bunlarda: “Bir gün oruç tut. (Kefaret olarak) ne hurma ve ne de istiğfar gerekir” ibaresi yoktur. ancak kaza mürsel olarak sahihdir. Bunu Malik, Muvatta: 1/297’de rivayet etmiş ve: “Bu Said b. Müseyyeb’in mürsellerindendir” demiştir. Malik, o da ata b. Abdillah El-Horosani’den, o da Said’den. Zühri hadisinden bu lafzayı zikreden hafızların inkarı: şüphesiz ki onun ashabı hem isnat ve hem de sika’dırlar. Yunus b. akil, Malik ve Leys gibi onlardan hiç kimse bu lafza ile zikretmemiştir. Bunu ondan ancak zabtı zayıf olan kişi zikretmiştir. Hişam b. Sad ve benzerleri gibi. Hafız: “Feth” adlı eserinde: 4/150 şöyle demiştir: “Nitekim bu hadiste kaza ile lafzı ebu Uveys, Abdulcabbar, Hişam b. Sad’ın rivayeti ile, hepside Zühri’den rivayet etmişlerdir. Beyhaki: 4/226, ibrahim b. Sad o Leys’den o da Zühri’den rivayet etmiştir. Bu da ziyade olmadan Zühri’den sahih’de bulunmaktadır. Leys’in hadisi -Zühri’den olan- bunun dışında sahihayn’da bulunmaktadır. Ziyade -aynı zamanda- Said b. Müseyyeb’in Mürselinde ve vaki’dir. Nafi b. Cübeyr4in, Hasan’ın, Muhammed b. Kab’ın da mürsellerinde vakidir bu. Dolayısı ile bu yolların hepsi bu ziyadenin asıl olduğunu göstermektedir.

Kaza Vacip Olmaz Diyenlerin Delilleri

öbürleri ise şöyle demişlerdir:

3Rabb Teala’nın emirleri iki tür’dür.

1- Vakitlenmemiş mutlak tür: Bunu her vakitte yapar.

2- Sınırlanmış vakitlerle vakitlenmiş tür: Bu da iki kısımdır:

a) Vakti, fiilinin miktarı kadar olan kısım. Oruç gibi.

b) Bu fiilden daha geniş ve (çok) olan kısım. Namaz gibi. İşte bu kısımı emredildiği gibi vakti içerisinde, ibadet vakti dahilinde- kılması şarttır. Çünkü Allah (c.c.) bunu bu sıfatla kılmıştır. Bunun dışnda bu ibadet (vaktinden) çıkar.” Devamla şöyle demişlerdir:

“Yüce Allah’ın belirli bir vakitte kılınmasını emrettiği halde, emrolunan kişi de bunu, vakti çıkıncaya dek vaktinde kılmasa, şer’an bunu sonraki vakitte kılması mümkünat dışıdır. Hissine göre kılmak mümkün oluyorsa da hissen yine mümkün değildir. Çünkü vaktinin dışında b namazı kılmak gayri meşru bir iştir.” şöyle de demişlerdir:

“Meşru olan sadece Allah ve Rasulü’nün meşru kıldığıdır.” Devamla:

“Bundan dolayı; Cuma namazını vaktinden sonra kılmak mümkün olmadığı gibi, vaktinden sonra Arafatta vafe de mümkün değildir.” şöyle de demişlerdir:

3Meşru, ancak Allah ve Rasulü’nün kıldığıdır. Dolayısı ile de onlar, namazı, orucu haccı sadece belirli, onlara has vakitlerde meşru kılmışlardır. Dolayısı ile bu vakitler kaçacak olsa (çıkan bir vakitte) kılmak meşru olmaz. Aynı zamanda Allahu Teala cuma namazını, cumartesi gününe vakit kılmamıştır. Onuncu günde de, Arafat vakfesini kılmamıştır, haccda hacc ayının dışındaki bir ayda kılmamıştır.

Beş vakit namaza gelecek olursak, şüphesiz bunda, Nass ve icma ile sabit olmuştur ki, uyuması, unutması, aklın gitmesi ile namazı kılamaması özründe, özrü gittiği vakit bunları kılar.132 Aynı şekilde Ramazan orucunda da, yüce Allah, hastalık, yolculuk ve hayız özürleri ile -bunlar gidince- kaza yapmayı kılmıştır.133 aynı şekilde iki tane namazı bir vakitte yolculuk, hastalık ya da cem etmeyi mübah kılacak bir iş mazeretlerinden dolayı cem etmeyi de, Rasulullah’ın (s.a.v.) kıldığı sabittir.134 İşte bunlar, mazeretten de dolayı has vakitten başka bir vakite dek tehir edilmesi caizdir. İttifak ile başkalarına bunlar caiz değildir. Bilakis bunlar büyük günahlardan olur.

(132) Bu iki hadis sayfa 67’de geçmişti.

(133) Allahu Teala şöyle buyurmuştur: “Sizden kim hasta ya da yolculukta ise (orucunu) öbür günlerde (kaza edip) tamamlasın.”

(134) Cem edilmesi caiz olan namazlar; öğle ile ikindinin cemi ile akşam ve yatsının cemleri’dir. Bu konu birçok hadislerde geçmektedir. Buhari: 2/479’da namazın kısaltılması bölümünde: Güneş onlara meyillendiği zaman, onların yolculuğa çıkması hususunda önce öğleyi kılıp sonra da (yolculuğa çıkmak) için bineğine binmesi babında ve öğlenin ikindiye tehir edilmesi babında; Müslim: “704” Misafirlerin namazında: Yolculukta iki namazın cem edilmesinin cevazı hakkındaki babda; ebu Davud: 1218, 1219, Namaz bölümünde: iki namaz arasında cem etme babında; Nesai: 1/284, 285’de rivayet etmişlerdir.

Ömer b. Hattab şöyle demiştir:

“İki namazı özürsüz olarak cem etmek büyük günahlardan sayılmıştır.” Lakin bunu yapması vacip olmaktadır. Eğer bu surette, ikinci vakite dek tehir edecek ise. Çünkü bu vakitte bir cümle (ara) bulunmaktadır. Nitekim Rasulullah (s.a.v.) namazlarını vaktinden tehir eden idarecilerin bile arkalarında kılmayı emretmiştir. Kendilerine:

3Onları öldürmeyelim mi” diye sorulunca; Rasulullah (s.a.v.):

“Hayır, namaz kılmazlarsa 5evet).” diye buyurmuştur.135

(135) Sayfa 26’da tahrici geçmişti.

Onlar özellikle öğle namazını ikindiye dek tehir ediyorlardı. Buna rağmen arkalarında kılmak ile emredildi. Bu da namaz kılan için bir nafile (namaz) olmaktadır. Rasulullah (s.a.v.) vaktinde namaz k ılmayı emretmekte ve onları öldürmekten de nehy etmektedir. şöyle demişlerdir:

3Her kim gündüz namazını tehir edecek olur ve geceleyin bunu kılarsa ya da gece namazını gündüz vakti kılacak olursa, işte bunu yapan emrolunmamış, Allah ve Rasulü’nün meşru kılmadığı bir şeyi yapmış olur. Bu ne sahih ve ne de makbul olur. Devamla şöyle demişlerdir:

3şüphesiz ki Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

3Her kim ikindi namazını terkederse ameli dökülür.”136

Bir hadiste ise:

“İkindi namazını kaçıran kimse, ehlini ve malını yitirmiş gibidir” buyurulmuştur.137

(136) Sayfa: 64’de geçmişti.

(137) Sayfa: 66’da geçmişti.

şayet bunu geceye tedarik etmesi mümkün olmuş olsaydı ameli dökülmezdi o zaman. aynı zamanda ehlini ve malını yitiren kişi konumunda da olmaz, amellerini kaybetmezdi.” şöyle de demişlerdir:

3Yine Rasulullah’tan (s.a.v.) gelen sahih bir hadiste şöyle buyurmuşlardır:

3Her kim güneş gurüb vaktine girmeden önce ikindi namazında bir rekata kavuşacak olursa o şüphesiz ikindiye kavuşmuştur.”138

(138) Buhari: 2/46; Mevakit: Kim sabah namazında bir rekata kavuşmuşsa babında ve akşamdan önce kim ikindi namazında bir rekata kavuşmuşsa babında; Müslim: 608, Mesacid: Kim namazda bir rekata kavuşursa tamamına kavuşmuş demektir babında; Muvatta: 1/6, Namazın vakti bölümünde; Tirmizi: 186, Namaz bölümünde: Güneşin mağribe girmesinden önce ikindi namazında bir rekata kavuşan hakkında babda; ebu Davud: 412, Namaz bölümünde: İkindinin vakti bölümünde; Nesai: 1/257, 258, Mevakit’de: Kim ikindinin iki rekatına kavuşmuşsa... babında rivayet etmişlerdir.

İşte böylece, her kim güneşin doğmasından önce bir rekata kavuşacak olursa sabah namazına kavuşmuş demektir. şayet akşam ve güneşin doğuşundan sonra kıldığı namaz mutlak olarak sahih olsa idi, o zaman kavuşmuş olacaktı. isterse bir rekata ya da bir rekattan azına kavuşmuş olsun veyahuta bundan bir şeye kavuşmuş olmasın. Çünkü Rasulullah4tan (s.a.v.): şayet bir rekata kavuşursa namazı sahih olur ve günah olmaz dediği varid olmamıştır.

Öyleki ümmet arasında da, namazın kılınma kemalatından vaktinden darlaştırmaya dek tehir edilmesinin helal olmadığında da ihtilaf yoktur. tedarik edilmesinen de şüphesiz namazın sahihliği ve tamamlanması (yeterli gelmesi) kastedilmekte, sizlere göre de sahih olmaktave yeterli gelmektedir. şayet kişi namzadaki iftitah tekfi biri kadar bir bölümüne de yetişmiş olsa ya da hiçbir bölümüne yetişmemiş olsa hadis elbetteki sizin dediğiniz gibi değildir.” Devamla şöyle demişlerdir:

3Muhakkak ki Allah (c.c.) her namaz için evveli ve sonu belirli olan bir vakit kılmıştır.139 Vakti gelmeden de orada namaz kılmayana da izin vermemiştir, vaktinin çıkmasından sonra da kılınmasına izin vermemiştir. Dolayısı ile vaktinden önce ve sonra kılınan bir namaz meşru değildir. Eğer vakit, namazın sıhhatinde bir şart olmasaydı, o zaman sıhhatinde, önce ya da sonra kılınmasında bir fark olmazdı. Çünkü bu sefer kişi iki namazı da vaktinde kılmamış olacaktır. öyleyce bu ifratçı kişiden kaçırılmış namazlar nasıl kabul edilecek? ve ifrat edip, vaktinden önce kıldıkları nasıl kabul edilecek?” şöyle demişlerdir:

(139) Buna yüce Allah’ın şu ayeti işaret etmektedir: “Muhakkak ki namaz; mü’minler üzerine belirli vakitlerde farz kılınmıştır.” (Nisa: 4/103)

“Namaz kılmak, her halukarda vaktinde vaciptir. taki kişi bu vakit için bütün vacip ve şart işlerini terkeder. Kişi bu vakitte abdest almaktan, kıbleye dönmekten, elbiseyi ve bedeni temizlemekten, setr-i avret emekten ya da Fatihayı okumaktan veyahut kıyamda durmaktan aciz olacak olursa ve bunlarla vakitten sonra namaz kılmaya imkaniyeti olursa o kişinin namazı bunların dışında ki vaciplerin hepsini tam kılması ile birlikte vakitten sonra namazı kılamaz. Bununla da biliniyor ki; vakit yüce Allah’ın katında bu vecibelerden daha önceliklidir. şayet sadece bu iki kısımdan birisi oluyorsa o zaman vaktinde, bu şartlar ve vecibeler sonra namaza kavuşmasına bir yol olmuş olsa, o zaman vakittensonra, şartalrın ve vecibelerinde tam bir şekilde bulunmasıyla birlikteki bu namazı, vakit içinde bu şartlar olmadan kılınan namazdan daha hayırlı ve Allah’a daha sevimli olurdu. ancak bu da nass ve icma ile batıldır.” Yine şöyle demişlerdir:

“Yüce Allah: “Yazıklar olsun o namaz kılalara ki onlar naazlarında gaflet içindedirler” ayetini buyurmakta; namazını vaktinden çıkaran kimseyi, namazı terkeden tehtdi ile tehtitte bulunmuştur. Nitekim Rasulullah’ın 5s.a.v.) ashabı bu “sehv”, namazı vaktinde tehir etmekle tefsir etmişlerdir. tıpkı Sad b. ebi Vakkas’dan -ki ondan merfu bir hadiste vardır- sabit olduğu gibi. 140 Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

Соседние файлы в предмете [НЕСОРТИРОВАННОЕ]