Добавил:
Опубликованный материал нарушает ваши авторские права? Сообщите нам.
Вуз: Предмет: Файл:

Orlov_S_A_-_Turetskiy_yazyk_Praktikum_ustnoy_rechi_Urovni_A1-A2_2014_MGIMO-Universitet

.pdf
Скачиваний:
10
Добавлен:
05.05.2022
Размер:
10.69 Mб
Скачать

erit-

-meğe çağırıyorum...

O diyor ki bana:

Sen kendi sesinle kül olursun ey! Kerem

gibi

yana

yana...

“Deeeert

çok, hemdert

yok”

Yürek- -lerin

kulak- -ları

sağır...

Hava kurşun gibi ağır...

Ben diyorum ki ona:Kül olayım

Kerem gibi

yana

yana.

Ben yanmasam, sen yanmasan,

biz yanmasak, nasıl

çıkar

karan- -lıklar

aydın- -lığa...

Hava toprak gibi gebe, Hava kurşun gibi ağır. Bağır,

141

bağır, bağır,

bağırıyorum.

Koşun, kurşun

erit-

-meğe çağırıyorum...

Как Керем Перевод Леонида Мартынова

Здесь воздух давит, как свинец. Кричу,

кричу, кричу,

кричу:

— Идите! — людям

я кричу. —

Свинец

расплавить я хочу!

Он говорит:

— Зачем кричишь?

Себя ты в пепел превратишь! Вот, как Керем,

сгоришь, сгоришь!

«Здесь много бед. Подмоги нет». Оглохли

уши у сердец.

Здесь воздух давит, как свинец.

Я говорю

142

вответ ему:

Пусть, как Керем,

сгорю, сгорю!

Ведь если я гореть не буду

иесли ты гореть не будешь,

иесли мы гореть не будем, так кто же здесь

рассеет тьму?

Здесь воздух, как земля, тяжёл. Здесь воздух давит, как свинец. Кричу,

кричу, кричу,

кричу:

— Идите! —

людям

я кричу.—

Свинец

расплавить

яхочу!

Salkım söğüt (1928)

Akıyordu su

gösterip aynasında söğüt ağaçlarını. Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını! Yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere! Birden

bire kuş gibi

vurulmuş gibi kanadından

yaralı bir atlı yuvarlandı atından! Bağırmadı,

gidenleri geri çağırmadı,

143

baktı yalnız dolu gözlerle

uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına! Ah ne yazık!

Ne yazık ki ona

dörtnal giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak, beyaz orduların ardında kılıç oynatmayacak!

Nal sesleri sönüyor perde perde,

atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!

Atlılar atlılar kızıl atlılar,

atları rüzgâr kanatlılar!

Atları rüzgâr kanat...

Atları rüzgâr...

Atları...

At...

Rüzgâr kanatlı atlılar gibi geçti hayat!

Akar suyun sesi dindi. Gölgeler gölgelendi

renkler silindi. Siyah örtüler indi

mavi gözlerine, sarktı salkımsöğütler

sarı saçlarının üzerine!

Ağlama salkımsöğüt ağlama,

Kara suyun aynasında el bağlama! el bağlama! ağlama!

144

 

Sözler

 

 

salkım söğüt

плакучая ива

akmak

течь

yanan yalın kılıç

сверкающий клинок

atlı

всадник, конник

güneşin battığı yere

туда, где заходит солнце

kanat,-dı

крыло

yaralı

раненый

yuvarlanmak

зд.: скатиться

parıldamak

сверкать

nal

подкова, зд.: копыто

dörtnal gitmek

нестись галопом, вскачь

köpüklü

зд.: взмыленный

boyun,-ynu

шея

kılıç oynatmak

играть клинком

sönüyor perde perde

все гаснут и гаснут

atları rüzgâr kanatlılar

ветрокрылые кони

dinmek

стихать

örtü

зд.: пелена

sarkmak

свешиваться

el bağlamak

заламывать руки

 

 

Orhan Veli KANIK (1919 - 1950)

Vatan için

Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz öldük

Kimimiz nutuk söyledik.

Для Родины

Чего только не сделали мы для Родины этой! Кто-то из нас умер;

Кто-то из нас речь произнес.

Ayrılış

Baka kalırım giden geminin ardından.

145

Atamam kendimi denize, dünya güzel. Serde erkeklik var, ağlayamam.

Расставание

Загляделся я вслед уходящему кораблю. Не в силах броситься в море: мир прекрасен. Ведь я мужчина, мне нельзя плакать.

Gölgem

Bıktım usandım sürüklemekten onu Senelerdir, ayaklarımın ucunda. Bu dünyada biraz da yaşayalım

O tek başına, Ben tek başıma.

Моя тень

Надоело, устал тащить ее, Годами она на носках моих ног; Поживем немного в этом мире, Она сама по себе,

Я сам по себе.

Kızılcık

İlk yemisini bu sene verdi, Kızılcık,

Üç tane.

Bir daha seneye beş tane verir; Ömür çok, Bekleriz;

Ne çıkar? İlahi kızılcık!

Кизил

Первые плоды дал в этом году Кизил,

Три штуки, К следующему году даст штук пять;

Жизнь длинна, Подождем; Что выйдет?

146

İstanbul’u dinliyorum

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor Yavaş yavaş sallanıyor

Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Kuşlar geçiyor, derken Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda

Bir kadının suya değiyor ayakları

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Serin serin Kapalıçarsı

Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular

Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Los kayıkhaneleriyle bir yalı Dinmiş lodosların uğultusu içinde

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Bir yosma geçiyor kaldırımdan Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Bir şey düşüyor elinden yere

Bir gül olmalı

147

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Bir kuş çırpınıyor eteklerinde

Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum

Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vurusundan anlıyorum İstanbul’u dinliyorum.

Слушаю Стамбул

Я закрыл глаза и слушаю Стамбул Сначала слегка дует ветер Тихо трепыхаются

Листья на деревьях Далёк, как далёк

Непрерывный звон колокольчиков торговцев водой

Язакрыл глаза и слушаю Стамбул

Язакрыл глаза и слушаю Стамбул Тут же летят птицы

Их стаи курлычут с высоты Сети вытаскивают из дальяна Женская ножка касается воды

Язакрыл глаза и слушаю Стамбул

Язакрыл глаза и слушаю Стамбул

Прохлада Базара Оживлённость Махмутпаша Во дворах полно голубей

Из доков доносятся удары молотов Милый утренний ветер приносит запах пота

Язакрыл глаза и слушаю Стамбул

Язакрыл глаза и слушаю Стамбул Голова идёт кругом от прошлых гуляний Прохлада в лодочной станции на берегу Наверное, гул южного ветра утих

148

Язакрыл глаза и слушаю Стамбул

Язакрыл глаза и слушаю Стамбул

Красотка идёт по мостовой Брань, песни, фольклор, сплетни Она уронила что-то на землю Наверное, роза

Язакрыл глаза и слушаю Стамбул

Язакрыл глаза и слушаю Стамбул Птица лопочет крыльями у тебя в подоле

Яне знаю, твой лоб горячий или нет?

Яне знаю, твои губы влажные или нет?

Серебряный месяцвосходитпозади фисташковыхдеревьев

Япостигаю это из ударов женского сердца

Яслушаю Стамбул.

Bölüm 6. Şarkılar (Песни). Katibim

Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur Katibimin setresi uzun eteği çamur

Katip uykudan uyanmış gözleri mahmur

Katip benim ben katibin el ne karışır

Katibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır

Üsküdar’a gider iken bir mendil buldum Mendilimin içine de lokum doldurdum

Katibimi arar iken yanımda buldum

Katip benim ben katibin el ne karışır

Katibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır

149

 

Sözler

katip,-bi

стряпчий, писарь

setre

сюртук

etek,-ği

зд.: полы

çamur

грязь; зд.: в грязи

mahmur

зд.: сонный

el

зд.: люди, народ

ne karışır

зд.: какое (им) дело

kola

крахмал

yaraşır (yakışır)

к лицу

mendil

платочек (носовой)

lokum

рахат-локум

doldurmak

зд.: положить

Yıldızların Altında

 

 

 

Söz: Ömer Bedrettin Uşaklıgil

 

 

 

Müzik: Kaptanzade Ali Rıza Bey

 

 

 

 

 

Benim gönlüm sarhoştur

 

Yanmam gönül yansa da

 

Yıldızların altında

 

Ecel beni alsa da

 

Sevişmek ah ne hoştur

 

Gözlerim kapansa da

 

Yıldızların altında

 

Yıldızların altında

 

Yanmam gönül yansa da

 

Ne keder ne yas olur

 

Ecel beni alsa da

 

Yıldızların altında

 

Gözlerim kapansa da

 

Çakıllar elmas olur

 

Yıldızların altında

 

Yıldızların altında

 

Mavi nurdan bir ırmak

 

Yanmam gönül yansa da

 

Gölgede bir salıncak

 

Ecel beni alsa da

 

Bir de ikimiz kalsak

 

Gözlerim kapansa da

 

Yıldızların altında

 

Yıldızların altında

 

 

Sözler

 

 

 

 

 

gönül, -nlü; kalp; yürek

 

сердце

 

serhoş (sarhoş)

 

пьяный

 

sevişmek

 

любить друг друга

 

ecel

 

смерть

150

Соседние файлы в предмете Международные отношения Турция