sayi-1-ekim-2009

WEBCAM

Microsoft LifeCam Cinema

Bilgi için: Microsoft Türkiye

Web: www.microsoft.com/tr

Fiyat: 60 $ (yurtdışı fiyatı)

Teknik Veriler

En yüksek çözünürlük: 1280x720 (720p) Video kayıt: 720p @30 fps

Otomatik odaklama: Var

Gövde: Alüminyum

Dijital mikrofon: Var Boyutlar: 24 x 55,8 mm

GAMEPAD

Genius Maxfire Grandias

Bilgi için: Genius Türkiye

Web: www.geniusnet.com

Fiyat: -

Teknik Veriler

Kontrol tuşları: 8 adet

Yön tuşları: 8 yönlü D-pad, iki adet analog kol

Arayüz: USB Turbo: Var Titreşim: Var Makro atama: Var

Leader Task 6.6.2

Dosya Boyutu: 4.97 MB

Firma: Almeza Company

İşletim Sistemi: Windows Me/2000/ XP/2003 Server/Vista

Dili: İngilizce

Yarınki Fiyatı: 49.95 Dolar Bilgi İçin: GOTD

Extra Video Creator

Dosya Boyutu: 9.19 MB

Firma: Extra Software

İşletim Sistemi: Windows XP/ NT/ 2003/ 2000/ 98/ 95

Dili: İngilizce

Yarınki Fiyatı: 29.77 Dolar Bilgi İçin: GOTD

12

DirectX 11 destekli ekran kartları dönemi resmen başladı. Yeni neslin ilk üyesi ATI Radeon HD 5870'in detay-

lı incelemesi ve test sonuçları Türkiye'de ilk kez ShiftDelete.Net'te.

Microsoft'un önümüzdeki ay piyasaya süreceği yeni işletim sistemi Windows 7'nin beraberinde getireceği en önemli şeylerden biri DirectX 11 olacak. Windows işletim sistemlerinin bugüne kadar yakaladığı başarının temellerinin birinin oyunlara verilen destek olduğunu iyi bilen Microsoft, Windows 7 ile birlikte DirectX 11'i bizlere sunuyor.

DirectX 11 resmi olarak Windows 7'nin piyasaya çıkma tarihi olan 22 Ekim'de kullanıma sunulacak. Ancak AMD bu yeni API'ye (Application Programming Interface) destek veren ekran kartlarını şimdiden piyasaya sürerek bizi yeni nesle önceden ha-

zırlıyor. Evergreen kod adlı yeni serinin resmi adı Radeon HD 5800. Bu serinin ilk üyesi ise Cypress kod adına sahip olan ATI Radeon HD 5870.

DIRECTX 11 NEYİN NESİDİR?

Uzun bir süredir haberini yaptığımız Radeon HD 5870’in test sonuçlarını merakla beklediğinizi biliyoruz. Ancak bundan önce yine sürekli bahsettiğimiz DirectX 11’in neler yapabildiğini kısaca bir anlatalım. Windows 7’de ve yayınlanacak bir güncelleme ile Vista’da

TEST SİSTEMİ

Anakart: Asus P6T Deluxe İșlemci: Intel Core i7 XE 965

Bellek: 2 x 2 GB Kingston 1333 MHz DDR3 Güç kaynağı: Thermaltake 750 watt Sabit disk: Seagate Barracuda 1,5 TB Optik Sürücü: LG 22X DVD yazıcı

kullanılacak olan yeni DirectX’in sunduğu en büyük yenilikler arasında GPGPU çözümlerine (grafik işlemciye merkezi işlemcinin görevlerini yaptırmak) ve multi-threading (grafik uygulamalarının birden fazla işlemci çekirdeğinden faydalanması), Shader Model 5.0 ve Tessellation bulunuyor.

Burada dikkatleri en fazla çeken yenilik Tessellation oluyor. Kelime anlamı döşeme olan bu yeni teknoloji ile daha detaylı kap-

lamalar görebileceğiz. Yukarıdaki örnek resimlerde de görebileceğiniz gibi, kaplamanın üzerindeki derinlik detayları da bu teknoloji ile bizlere yansıtılıyor. Böylece daha gerçekçi ve detaylı grafiklere kavuşabileceğiz. Peki bizlere bu yeni teknolojiyi tanıştıracak ilk kart olan HD 5870’in özellikleri nasıl?

DÜNYANIN EN GÜÇLÜSÜ MÜ?

AMD’nin dünyanın en güçlü ekran kartı olduğunu iddia ettiği Radeon HD 5870, teknik özellikler açısından bakıldığında bir önceki nesildeki karşılığı olan Radeon HD 4870’e göre çok daha ileride bir kart. 40 nm mimarisi ile üretilen HD 5800 serisi bu sayede HD 4800 serisine göre daha az ısınıp, daha az güç harcıyor

Radeon HD 5870’in üzerinde bulunan RV870 grafik işlemcisi 40 nm’lik mimari-

si sayesinde önceki serilerden daha fazla Stream işlemciye ve transistöre sahip. Tam tamına 2.15 milyar transistör barındıran RV870’te 1600 adet Stream işlemci bulunuyor.

AMD’nin iddiasına göre Radeon HD 5870 2,72 TFLOP’luk inanılmaz bir işlem perfor-

mansına sahip. 1200 Mhz’de çalışan 1024 MB belleğe ve 850 MHz’lik çekirdek frekansına sahip olan Radeon HD 5870 gerçektende dünyanın şu andaki en güçlü ekran kartı mı bir bakalım.

SONUÇ

Yaptığımız testlerde elde ettiğimiz sonuçlarda, sizlerin de görebileceği gibi HD 5870 gerçekten de inanılmaz derecede güçlü bir ekran kartı. Sadece bir iki testte, o da göz ardı edilebilecek seviyelerde, geçilen kart, çoğu testte ise bir önceki nesil kartlara açık ara fark attı. Gösterdiği performansın yanı sıra ısınma sorununun hiç olmaması ve çok az güç harcaması da kartın dikkat çeken diğer özelliklerinden. Burada 40 nm teknolojisinin farkı ortaya çıkıyor. Ayrıca HD 5870’in çalışırken neredeyse hiç ses çıkarmadığını da söylemeden edemeyeceğiz..

Ancak yaptığımız testlerde ölçemediğimiz bir nokta var ki, o da DirectX 11 performansı. Henüz DirectX 11 destekli herhangi bir oyun ya da benchmark yazılımı piyasaya çıkmadığından bu alanda bir şey söylememiz mümkün olmadı. İlerleyen günlerde DirectX 11 destekli uygulamalar ortaya çıktıkça bu sonuçları da sizlerle paylaşacağız.

Şu anki haliyle ise, AMD’nin Radeon HD 5870 ile inanılmaz bir iş çıkardığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

Masaüstü sistemlerde en performanslı işlemcisi olmaya aday olan Gulftown ile yakında tanışacağız.

Altı çekirdek ve HT teknolojisini destekleyen bu işlemci 32 nm mimarisi ile ilgi çeki-

yor. Öyle ki X58 yonga setli anakartlarda çalışacak olan bu işlemci yüksek performans isteyen kişilere hitap ediyor.

Bu işlemci elbette önemli. Fakat masaüstü sistemler için tasarlanan ve fiyat/perfor-

mans oranı ile dikkat toplayacak olan Clarkdale, çok daha büyük bir öneme sahip. 32 nm mimari ve 2 çekirdekli bir yapıya sahip olan bu işlemci, üzerinde bulunan grafik yongası ile ilgi çekiyor. Bu ürüne sahip

Clarkdale işlemcisini test etme şansını IDF 2009'da yakaladık.

15

Normal çalışmada 25 Watt güç tüketiyor. Yük durumda güç tüketimi 70 Watt'ın üzerine çıkıyor.

SDN MAGAZİN

olacak kişiler grafik işlemciye de sahip olacak. Durum böyle olunca Clarkdale'in test sonuçları büyük bir önem kazanıyor.

Shiftdelete okuyucuları işte burada büyük bir avantaj yakalıyorlar. Çünkü SDN, Intel'in gizli odalarında bu ürünü gördü ve Intel'in mühendisleriyle bu ürünün bulunduğu sistemi test etme şansına sahip oldu.

CLARKDALE HEPSİNDEN ÜSTÜN

Belirli kişilerin giriş yapabildiği bu odalara girdik ve toplantılarda tanıtılan Clarkdale sistemlerle karşı karşıya kaldık. Intel’in mühendisleriyle yaptığımız kısa bir brifingden sonra Clarkdale işlemcisinin test sonuçları açıklandı.

3.33 GHz Clakdale işlemcisi (2 gerçek+2 sanal çekirdek) dört çekirdekli Core 2 Quad Q9400 (2.66 GHz) ve iki çekirdekli Core 2 Duo E8500 (3.16 GHz) işlemcilerle kapıştırıldı. 3D Mark Vantage testinde elde edilen %50’lik fark herkesi şaşırttı. Testin ayrıntısına baktığımızda farka neden olan işlemciden çok grafik yongası oluşturdu. Bu grafik yongası toplamda Clarkdale’e mutlak bir zafer kazandırdı.

Grafik performansından sonra sıra geldi bellek performansına. Yani daha doğrusu bu yeni işlemcinin DDR belleklerle ne kadar iyi anlaştığına. Clarkdale sistemde 2x2 Gbyte 1333 MHz DDR3 bellekler (P55 yonga setli Ibex Peak anakart) kullanıldı. Diğer iki sistemde DG45ID anakart’a 2x2 Gbyte 800 MHz DDR2 bellekler kullanıldı.

DÜŞÜK GÜÇ TÜKETİMİ

YÜKSEK PERFORMANS

Grafik ve bellek performansından sonra sistem performansının ölçümüne geldik. PC Mark Vantage adlı test programı fakın yine fazla olduğunu gördük. Clarkdale, dört çekirdekli Q9400’den %35 daha performanslı, E8500’den de %43 daha iyi olduğunu gördük.

Clarkdale işlemcisi düşük güç tüketiminde de önde olduğunu bize gösterdi. Normal kullanımda yaklaşık 25 Watt güç tüketen Clarkdale, aşırı yük konumunda 70 Watt’a kadar yükselebiliyor. Cinebench testinde gördüğümüz bu değer normal karşılanmalı.

Daha fazlasını isteyen Spec CPU testine de bakabilirler. İşlemcinin performansını ölçen bu test programı Clarkdale işlemcisinin gerçekte ne kadar iyi olduğunu gösteriyor. Clarkdale işlemcisi tüm iki çekirdekli işlemcilerden daha iyi. Dört çekirdekli işlemcilerle da kafa kafaya kapışıyor. Tabi bu üst seviye dört çekirdekli işlemciler için geçerli değil.

SDN MAGAZİN

Bu işlemcinin grafik performansı, bazı anakartlarda bulunan dahili grafik yongalarının grafik performanslarından çok daha iyi.

Sandra test programı ile yapılan sonuçlara göre Clarkdale %70 fark atmasını bildi.

Clarkdale toplam sistem performansında fark atıyor.

16

Geçtiğimiz ayın 11’inde yayınlanan demosuyla, PC kullanıcılarını hayrete düşüren FIFA 10’un tam sürümü nihayet elimi-

ze ulaştı. Konsollarda “yeni nesil” olarak geliştirilen yapım, PC platformu için aynı tas aynı hamam mantığı güdülerek hazırlanıyor. Dolayısıyla konsol FIFA’sı ile bilgisayar FIFA’sı arasında dağlar kadar fark ortaya çıkıyor.

SEVDİĞİNİZ TAKIMI YÖNETİN

Oyunun menülerinde en çok dikkat çeken muhtemelen Manager Mode oluyor. Bu seçenekte, Football Manager ya da Championship Manager kadar olmasa da, detaylı sayılabilecek bir kariyer modu karşılıyor bizi.

En basitinden transfer yapmak için bile, bir dolu menüye girip, yalnızca 5 karakter yazılabilen bir arama motorundan, istediğimiz futbolcuyu aratmamız gerekiyor. Örneğin Ronaldo yazacaksınız, hangi akla hizmet olduğu belli olmayan bu 5 karakterlik arama motoru, adı “Ronal” ile başlayan herkesi ekrana taşıyor.

Oyuna eklenen yeni bir lig var. Rusya birinci ligini kullanıcılarla buluşturan FIFA 10’da, böylelikle arasında Türkiye’nin de bulunduğu 25 lig yer almış. Bazı ülkelerin ikinci kümelerinin de yer aldığı yapımda, Pro Evolution Soccer ile kıyasla lisanslı takım ve lig sayısı rakibinden çok fazla!

SAHAYA ÇIKMA VAKTİ

Yapımın oynanabilirliğiyle ilgili ilk intibamız demoda oluşmuştu. Ancak kesin sözleri tam sürüme saklamıştık. Nihayet yüzlerce takım arasından seçimimizi yaptık ve sahaya çıktık. Evvela, bu oyunun rakibi Pro Evolution Soccer 2009 (PES 2009) olsaydı, saha içindeki futbolcu animasyonlarının PES’den daha iyi olduğunu söyleyebilirdik. Buna karşın rakip PES 2010 olunca, FIFA 10’un PC sürümündeki grafikler de hareketler de göze hoş gelmiyor.

Normal bir insanın yapamayacağı kadar ani hareketler yine varlığını korumuş. Aniden dönüşler, sahada gerçekçilikten uzak bir hava estiriyor. Pasların yerini bulma oranı ise düşürülmüş.

Bu sayede, sahada rakibinize top göstermemeniz söz konusu olmuyor. Ancak hücuma çıkarken de zorlanılacağı bir gerçek; hele ki çalım hareketleri PC’de bir hayli zor ve etkisizken...

İYİ PAS GOL GETİRİR Mİ?

Ne kadar iyi bir pas da çıkarsanız, kaleciyle karşı karşıya gol atmak yine kolay değil. Tam vuruş anında çaprazlara bile yönelseniz, genellikle top kalecilerde kalıyor. File bekçilerin animasyonlarına gelince, daha önce de dediğim gibi, bu oyunun rakibi PES 2009 olsaydı belki bir şansı vardı fakat PES 2010 demoda gördüklerimizden sonra, görsellik madalyasını EA, Konami’ye kaptırmış oldu.

Uzun süre maç yapan oyuncuların hatalığıdır “Esc” tuşu. Top oyundan çıktığı anda basılıp, ara video izlenmeden geçilir. Kullandıkça pratikleşen bu yöntem, zaman kayıplarını önlemede birebirdir. FIFA 10’da maalesef bu uygulamayı gerçekleştirmek söz konusu değil! Zira top oyundan çıktığı anda, birkaç saniye boyunca ara video girmiyor ve topun saha çizgilerinin dışında dur-

duğunu, futbolcuların da amaçsız bir şekilde hareketler yaptığını izliyorsunuz. Bu anlarda “Esc” tuşuna bastığınızda, karşınıza direkt menü geliyor. “Esc” alışkanlığı olmayanlar için sorun olmasa da, alışmış kullanıcılar için bu durum zaman kaybettiriyor.

YAPAY ZEKA PROBLEMLERİ

Son yıllarda bir futbol oyununda gördüğüm en kötü yapay zeka hatalarından birine FIFA 10’da şahit oldum. Eğer topu kapıp, rakip yarı sahanın herhangi bir kanadında, art arda birkaç pas yapabilirseniz, şaka gibi ama öteki takımın kaleci hariç her futbolcusu size doğru yaklaşmaya başlıyor ve ortaya aşağıdaki komik enstantane çıkıyor. Bu nasıl bir kademe anlayışıdır, anlamak mümkün değil.

PARLAYAN YILDIZLAR

Yeni oyunu iki farklı ekran kartıyla deneme fırsatı buldum. 512 MB’lık HD 3870 ve 2 GB’lık HD 4870 X2 ile denediğimde, iki kart arasında enteresan bir parlaklık farkı ortaya çıktı. Yapımı AMD HD 3870’de oynadığımda, sahadaki futbolcuların formalarında sıra dışı bir parlaklık bulunuyordu. Fantastik bir atmosfere(!) sahip olan yapımı, HD 4870 X2’de denediğimde böyle bir problem yaşamadım. Ancak bu demek değil ki, başka grafik

SDN MAGAZİN

hatalarıyla karşılaşmadım. Zira sahada oluşan (Özellikle kalenin çevresinde) enteresan gölgeler, EA’nin görsel anlamda yapıma hiç özen göstermediğini kanıtlar nitelikte.

Artık iyiden iyiye eskiyen grafik motoru, FIFA 10’un adına hiç yakışmıyor. Oyunun demosunda karşılaştığımız bir hata, tam sürümde de yer alıyor. Öyle ki, demo izlenimlerinde belirttiğimiz, gol veya pozisyon tekrarlarında sahadaki futbolcuların azalması sorunu, tam sürümde de mevcut.

EA NE YAPIYOR?

Saha atmosferi açısından da FIFA için çok olumlu sözler söylemek zor. Tribünlerin tepkileri olsun, maç içi sesler olsun, dikkat çekmeyecek kadar silikler. Buna karşın PES 2010 demoda, bir adam geçtiğiniz anda tribünden reaksiyonu duyuyorsunuz.

Son yıllarda FIFA adıyla oynadığım en kötü oyunlardan birine imza atan EA’nin, neden PC’de FIFA ismini karaladığına anlam vermek çok güç. Konsolda şahane olan ancak bilgisayar platformunda rezil bir görüntü çizen FIFA 10, artık oyunun müdavimlerini bile usandıracak raddeye geldi. Görünen o ki, PC kullanıcıları futbol oynamak için soluğu Pro Evolution Soccer 2010’un başında alacak.